27,4257$% 1.93
28,9351€% 1.77
33,4270£% 0.82
1.653,94%2,02
2.753,00%0,18
724430฿%1.23182
Yanlış yerde olduğunu düşündüren ne? Akmayan, içte huzur yaratmayan, bütünün hayrına olmayan her söz, her fikir, her eylem yanlış bir mekan oluşturur.
Ağzımızdan çıkan sözcükleri ara sıra duyabilsek harika olurdu. Bir ağız iki kulak sahibiyiz. Bu bile bizim için ilahi bir işaret az konuş, çok dinle diye. “Ol” sözcüğü varoluşun başlangıç sözcüğüdür ve başlayan eylem hala sürmektedir. Bizler o ana kolun yan kolları olarak ağzımızdan çıkan her sözcükle oluşa katılmaktayız. O nedenle oluşturduğumuz şeyin nelere sebep olduğunu, hayatımıza neleri çektiğini görmek de sorumluluğumuz. Örneğin bir arkadaşımızla karşılaştığımızda “ne haber” bana cevap ver şeklinde bir sözcük de kullanabiliriz “merhaba, nasılsın?” şeklinde seni görüyorum senin nasıl olduğunla ilgileniyorum alt yazılı sözcükleri fark ederek kullanırsak iletişimler bunlara göre şekillenecektir. Konuşurken boşa konuşup sevgiye götürmeyen sözcükleri sarf etmemeye özellikle çaba göstermeliyiz.
Hiç sebepsiz olarak ya da bir sebepten dolayı kendimizi kötü hissederiz, canımız sıkılır, olayların negatif yanlarını öyle büyütürüz ki günümüzün kötü geçmesine sebep oluruz. Yetmiyormuş gibi çevremizdekiler de bundan etkilenir ve kocaman bir negatiflik bataklığı oluştururuz. Dolabımızdan kıyafet seçerken gösterdiğimiz özeni duygular konusunda göstermeyiz.
Güzel gözükeceğiz diye günler öncesinden hazırlıklar yapmışlığımızda vardır. Duygularda bu hassasiyeti göstermeyi pek düşünmeyiz. Bize yakışmayan duyguları iç dünyamıza giyinir ve bu duygularla çevremizdekilerle iletişime gireriz. Bizim dışarıya gösterdiğimiz negatiflikle ilgili bir geribildirim geldiğinde de hemen savunmaya geçer kendimizi haklı çıkarmaya çalışır, gerekirse bize halimizi yansıtan kişilerden de uzak durmayı seçeriz.
Bizim iç giysimizi bize gösteren kişiden uzaklaşacağımıza kulak versek sonuçlarını görsek iyi olmaz mı? İnsanın gerçek doğasında neşe, mutluluk, güven vardır. Sen iç giyim olarak bunları üstüne geçirdiğinde iletişimini keseceğin durumlar yaşanmaz tam tersine zengin bir çevre oluşur.
Hangi rengi seversin diye sorarlar bazen, biz de şu rengi severiz diye cevaplarız. Gerçekten o rengi neden seversin , diğer renkleri daha mı az seversin , hiç düşündün mü? O bir fikir aslında. Şu mevsimi çok severim, şunu sevmem diye kolaylıkla ağzımızdan çıkar bazen cümleler, hiç düşünmeyiz. Biraz düşündüğümüzde bakarız ki çok sevmiyoruzdur ya da içindeki sana zıt gözüken kutupları bile seviyorsundur aslında.
Kışın durakta çok üşüdüğün bir anı gelir sevmem dersin , kar yağışında çocukken yaşadığın sevinci düşününce öyle olmadığını hatırlarsın ama bir anını hatırlayıp genellemişizdir hayatımızda. Bir anı ya da bir fikre saplanıp hayatımızı böyle dar kalıplar içinde yaşayıp dururuz. Bizler sıralı görürüz önce madalyonun bir tarafını sonra öbür tarafını. Bütünü görmenin tatbikatı gibidir bir başka fikirden hayata, olaya, mevsime bakmak. Biz kendimizi fikirlerin hapishanesine tıkamayalım.
Hayatımızın her anında yol ayrımlarına geliriz. Hangi yola sapsak diye birçok kişiye danışırız. Sonra o yola girdiğimizde başarısızlıkla karşılaşınca o akıl vereni suçlarız. Oysa cevap sendedir. Kalbini dinleyecek olsan oraya danışsan seçtiğin yolun sorumluluğunu da alırsın. Yapılması gerekenleri yapar içinden alman gereken bilgileri alırsın. Akıl seni dünyaya bağlar kalp seni yukarıya bağlar.
Ağzından çıkan sözün, fikrin, eylemin seni huzura, mutluluğa neşeye değil de şikayete, isyana, kızgınlığa götürüyorsa bir kez daha düşün yanlış yerdesin, yanlış fikirdesin, yanlış eylemdesin.
Kendini Bilmek İçin Ne Yapmalı?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.